6975>“Merhaba sayın yetkili; benim kızım Muş’ta, eşi Denizli’de sözleşmeli öğretmen olarak çalışmaktadır. 2.5 yaşında bir torunum var. Torunum iki yıldır babasından ayrı büyümektedir. Bu ayrılık aile bütünlüğünü korumakla görevli devlet büyüklerimizin uygulamalarından kaynaklanıyor. Torunumun annesi sabah okula giderken kızını komşusuna bırakarak
Bu mail bir öğretmen babasından geldi. Bunun gibi daha binlerce mail almaktayım. Çoğunun derdini, sıkıntısını anlattığı için yazımın girişine aldım.
Kaliteli ve nitelikli eğitim, sorunsuz eğitimci ile mümkündür. Maalesef eğitimcilerin son yıllarda problemleri o kadar çok birikti ki, bunlar eğitimin temel sorunu haline geldi. Aynı kurum içinde çalışan öğretmenler kadrolu, sözleşmeli, ücretli, şeklinde kast teşkilatını andırır bir yapıya dönüşmüştür. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulaması ile eğitimin sorunları Öğretmenler Odası’ndan başlamaktadır. Öğrenci sorunlarının konuşulduğu ve çözüme kavuşturulduğu okuldaki en önemli birimlerden biri olan Öğretmenler Odası, yanlış öğretmen atama politikası ile farklı statü köşelerine dönüşmüştür. Dün, statü farklılığından oluşan yara, bugün kangrenleşmiştir. Tüm olumsuzluklara rağmen Bakanlık, öğretmen açığını sözleşmeli ve ücretli öğretmen alımı ile kapatmaya devam etmektedir.
Bakanlık öğretmen açığını kapatmak durumundadır. Her öğretmen eğitime katma değerdir. Ancak aynı eğitimi görmüş, aynı okulda aynı görevi yapanların, farklı statülerde olması, farklı ücret alması sebebiyle eğitime ciddi anlamda müspet katkı sunmasını beklemek ne kadar gerçekçidir? Bakanlık yetkililerine göre, statüleri farklı olsa da, öğretmenler arasında fark bulunmamaktadır. Ama gelin bir de öğretmenlerimize sorun. Onlara bir dokunan bin ah işittir. Aynı okuldan mezun olup aynı işi yapan öğretmenler arasındaki farkı görmek için sözleşmeli öğretmenliğin, ücretli öğretmenliğin ne anlama geldiğini izah etmeye gerek yoktur sanırım. Eğitim Fakültesi mezunu olup KPSS’de üç beş soru az yaptığı için atanamayan ve ücretli olarak görevlendirildiği okuldan aldığı ücret, dersine girdiği öğrencinin harçlığından neredeyse daha azdır. Bakanlık yetkilileri, sözleşmeli, kadrolu öğretmen arasında fark olmadığını dillerine pelesenk etseler de, ortada ciddi farklar vardır.
Kadrolu ile sözleşmeli öğretmenler arasındaki farkları saymak mümkündür. Ancak trajik olan bir fark var ki, bunu sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Sözleşmeli öğretmenler, eşlerinden ayrı şehirlerde yaşamaya, çocukları babalarından ayrı büyümeye mahkûm edilmiştir. Ocak 2009 atama dönemi süresince yüzlerce telefon ve mail aldık, hala alıyoruz; sinir krizi geçirecek kadar sitemler, Bakanlığa öfke ve beddua, aile bütünlüğünün yok edilmesi, en kötüsü, eşlerin ayrılma noktasına gelmesi… Buna karşın, Bakanlık yetkililerine mağduriyetlerini iletenler, “Çalışmak istemiyorsan istifa et” cevabını almaktadır. Kısacası, sözleşmeli öğretmenlerin durumu trajik…
Sözleşmeli öğretmenlere; teorik olarak boş pozisyon bulunması kaydıyla yer değiştirme hakkı verilmiş olsa da, fiilen yer değiştirerek aile bütünlüğünü sağlaması çok zordur. Malumunuz, Anayasa’nın 41. maddesinde, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır…” denilerek, aile birliğinin korunması sosyal bir hak olarak nitelendirilmiş ve devletin aile bütünlüğünü korumaya yönelik adımlar atması gerektiği bildirilmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ise, “Aile, toplumun doğal ve temel birimidir. Toplum ve devlet tarafından korunur” denilmektedir. Aile; toplumun doğal ve esas bir birimi olup, toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir. Devlet; toplumun doğal ve temel birimi olan aileyi özellikle kuruluşunda, çocukların bakım ve eğitiminden sorumlu olduğu için en geniş biçimde korumalıdır.
Üst norm olarak kabul edilen anayasa ve uluslararası sözleşmeler, yürütmeye ilişkin tüm mevzuatın amir hükmündedir. Devlet; toplumun doğal ve temel birimi olan aileyi korumak ve bütünlüğünü sağlamak için neden gerekli tedbirleri almıyor? Üst hukuk normlarını bir tarafa bırakacak olsak da, eşleri ayrı ayrı şehirlerde yaşamaya mahkûm etmek ne kadar insani bir durumdur?
Öğretmenleri; sözleşmeli, kadrolu ve ücretli diye sınıflandırmanın ülke eğitimini olumsuz etkileyeceği bir gerçektir ve bu tartışılması, üzerinde özenle durulması gereken hassas bir konudur.
Sorunsuz bir eğitim için öncelikle eğitimcinin sorunları çözülmelidir. Çünkü bir öğretmenin derse girerken ruh hali çok önemlidir. Öğretmenlik mesleği zihni dağınıklıkla yürütülemez; yürütülse de, o öğretmen derste yeteri kadar verimli olamaz ve öğrencileri gerektiği gibi yetiştiremez. Bu bakımdan öğretmenden maksimum düzeyde verim almak isteniyorsa, özlük, sosyal ve ekonomik hakları insan onuruna yakışır yaşam standardının üzerine çıkarılmalıdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Devlet yalan söylemez!
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Seçimimiz Kumpasları Bozmalı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ