Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, emperyalizmin ve onun uzantısı Siyonizm’in insanlığa dair ne varsa silaha dönüştürdüğünü, katliam aracı haline getirdiğini ifade ederek, “İşte onun için Kudüs direnişi bütün dünyaya yayılmalı, insanlığın özgürleşmesini sağlamak için Mescid-i Aksa’nın niteliği herkese anlatılmalıdır. Çünkü Kudüs, insanlığın kurtuluş manifestosudur” dedi.
‘Kudüs için hep birlikte’ temasıyla bu yıl ikincisi düzenlenen ‘Uluslararası Sendikalar ve Mesleki Örgütler Konferansı’, ikinci gününde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Orhan Yeğin, TBMM Meclis İdare Amiri Salim Uslu, Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Başkanı Hasan Turan, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın protokol konuşmalarıyla devam etti. 50 ülkeden 250 davetlinin katıldığı konferans, yayımlanan İstanbul Bildirgesi’yle tamamlandı.
Genel Başkan Ali Yalçın, burada yaptığı konuşmada, başta Kudüs olmak üzere, Filistin’de yaşanan sorunların derinleşerek devam ettiğini belirterek, “Geçen yılki toplantının açılış konuşmasında iki husus üzerinde ısrarla durmuştum. Bunlardan ilki emperyalizmin nasıl bir kurgu yaptığı üzerineydi. İkincisi ise ‘en son çekildiğimiz sınırlar ardından feryat eden fotoğrafın bize yakışmadığı’ konusu. Her iki konunun içeriğini belirleyen jeopolitik parçalanma şiddetini artırarak devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Yurtlarından edilmiş Filistinlilerin diğer ülkelerdeki sorunlarının çözülemediğini vurgulayan Yalçın, “Filistinlilerin çalışma özgürlükleri engelleniyor. Bazı ülkelerde, bazı meslekleri yapmalarına izin verilmiyor. Bunun adı açık ve seçik tecrit politikasıdır. Filistin ve Filistinliler hem maddi hem de manevi tecride tabi tutulmaktadır yani” şeklinde konuştu.
Filistin’de Siyonist İsrail sorunu var
Konu hakkındaki kavramsallaştırmanın yanlış olduğuna, kavramsallaştırma yaparken emperyalizmin tuzaklarına düşüldüğüne dikkat çeken Yalçın, şöyle devam etti: “Bize dayatılan kavramsallaştırma Filistin Sorunu şeklindedir. Oysa burada Siyonist İsrail sorunu vardır. Dolayısıyla, bir çözümden bahsedeceksek, İsrail’in Siyonist politikalarından başlamak gerekir. Siyonist İsrail’in Mescid-i Aksa’yı işgal girişimi belirli bir çerçevede sağlanan birlikle püskürtüldü. Fakat uluslararası arenada, İsrail’in ‘devlet’ sıfatı altında değerlendirildiği bir dünyada, bunun da geçici bir süreç olduğunu bilmemiz gerekiyor.”
“Bu stratejiyi besleyen başka bir husus da, maalesef bizim kavramsallaştırmamızda dahi Filistin’in devlet kavramıyla yan yana getirilmemesidir. Oysa orada bir devlet vardır. Siyonist İsrail çetesi tarafından işgal altında tutulan toprakların bir devleti vardır” diyen Yalçın, şunları söyledi: “Biz her nerede olursak olalım, hangi mecralarda konuşursak konuşalım ‘Filistin Devleti’ vurgusunu yapmak zorundayız. Yapalım ki, her ne kadar güçlünün hukuku olarak şekillense de uluslararası hukuku zorlayıp, emperyalizmin oyununu bozalım. Memur-Sen ailesi olarak, özellikle Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılara karşı Türkiye’deki direniş hattını, işte bu kavramsallaştırmayla birlikte oluşturduk.”
Kudüs direnişini yaymalıyız
İsrail’in, tedricî uyguladığı işgal politikalarının nihai hedefinin büyük İsrail projesi olduğunu kaydeden Yalçın, “Onun için de Mescid-i Aksa üzerinde denemeler yapmaktadır. Eğer Mescid-i Aksa direniş hattını yarabilirse, muharref kitaptan devşirdiği Siyonist strateji hususunda büyük bir adım atmış olacaktır. Bu kirli stratejinin önüne geçmek için, Mescid-i Aksa ve Kudüs direnişini bütün dünyaya yaymak zorundayız. Emperyalizminin ve Siyonizm’in insanlara dayattığı dili ancak bu stratejiyle ifşa edebiliriz. Emperyalizm ve Siyonizm iş birliğini ancak bu şekilde bozabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Kudüs insanlığın kurtuluş manifestosudur
Kudüs’ün gökle yerin buluştuğu yer olduğunu dile getiren Ali Yalçın, “Kudüs, insanın ve insanlığın kurtuluş manifestosudur. Bugün dünya ölçeğinde yükselen gerilimin, bütün insanlığı sarmakta olan radikalleşmenin önüne geçebilmek için, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın niteliği iyi anlatılmalıdır. Maalesef enformatik bombardıman altındaki insanlık, algı yönetimleriyle burada yaşananlar hakkında başka bilgilerle yönlendiriliyor. Şiddetle yoğrulmuş bir coğrafya resminin yanında, holokost endüstrisinden beslenen İsrail’in korunmasına yol açan bir algı oluşturuluyor. Dehşet bir süreç bu. özellikle holokost döneminin acıları üzerine inşa edilmiş bir endüstriyle birlikte İsrail’in meşruiyeti sağlanırken, katliamlarının da görülmesi engelleniyor. Kendisi de bir Yahudi olan Norman Finkelstein’ın Holokost Endüstrisi kitabında bu süreci nasıl işlediğini okuyabilirsiniz. Evet, acının dahi silaha dönüştürüldüğü bir çağda yaşıyoruz. Emperyalizm ve onun uzantısı Siyonizm, insanlığa dair ne varsa silaha dönüştürüyor, katliam aracı haline getiriyor. İşte onun için, Kudüs direnişi bütün dünyaya yayılmalı, insanlığın özgürleşmesini sağlamak için Mescid-i Aksa’nın niteliği iyi anlatılmalıdır. İnsana dair duygularımız, göğün ve yerin bir olduğu beldenin dili bütün insanlığa ulaştırılmalıdır. Ancak o zaman Yusufların, Hanzalaların gözlerindeki mesaj insanlığa ulaştırılmış olur. Yaşasın Özgür Kudüs, Yaşasın Özgür Filistin Devleti” diye konuştu.
Protokol konuşmalarının ardından, ‘İstanbul Bildirgesi’ yayımlandı.