Haber
2017-08-21 12:27:36
Başkanlar Kurulu sonuç bildirisi

 

19 Ağustos 2017 tarihinde Kızılcahamam’da yapılan Eğitim-Bir-Sen 37. Başkanlar Kurulu toplantısında, gündeme ilişkin istişarelerde bulunulmuş, başta sendikal çalışmalar, 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri olmak üzere, Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmeler değerlendirilmiş ve aşağıdaki kararlar alınmıştır:

 

İnsanlığa, ümmete, bölgemize ve ülkemize yönelik küresel kuşatmaya ve teröre son vermek noktasında Türkiye’nin en büyük gücünün bin yıllık tarihe sahip ortak yaşama iradesinden doğmuş millî birlik, eşitlik temelli kardeşlik ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışından beslenen sarsılmaz ‘erdemli mutabakat’ olduğu kanaatimizi bir kez daha deklare ediyor, bu temel çerçeveye hassasiyet göstermesinin önümüzdeki dönemde siyasetin ana yapıcılarının Türkiye’ye ve geleceğe dair en büyük sorumluluğu olduğuna inanıyoruz.

 

Türkiye, siyasi ve ekonomik zemindeki değişimlerin etkisi; bütün milletin, siyasetin, sermayenin ve emek kesiminin ortak katkı ve çabasıyla ekonomik büyüme noktasında birçok ülke açısından örnek teşkil eden bir grafik ortaya koymuştur. Bu grafiğin oluşmasını sağlayan ortaklık, büyüme ve refahın paylaşımında ne yazık ki gerçekleştirilememiştir. Kamu görevlilerinin ekonomik büyüme ve refah artışı konusunda yaptığı katkılar, hiç kimsenin ve herhangi bir kesimin reddedemeyeceği şekilde ortadadır. Bütün bunlara bağlı olarak 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu İşvereni sıfatıyla toplu sözleşme masasına teklif sunacak olan siyasi iradenin, toplu sözleşmeyi refahın adil paylaşımı için fırsat olarak gördüğünü ispatlayacak bir anlayış ve içerikle hareket etmesini bekliyoruz.

 

Millî Eğitim Bakanlığı, üniversiteler, yükseköğretim üst kuruluşları ile Kredi ve Yurtlar Kurumu bünyesindeki eğitim çalışanlarının mali ve sosyal haklarının geliştirilmesinin ve mevcut sorunlarının çözülmesinin, eğitim sisteminin kalitesini artıracak başat faktörlerden biri olduğu gerçeği idrak edilmeli, toplu sözleşme sürecinde Kamu İşveren Heyeti buna göre politika belirlemesidir.

 

Eğitim çalışanları için toplu sözleşme masasına taşıdığımız teklifler; eğitim çalışanlarımızın talep ve önerileri doğrultusunda teşkilatımız tarafından belirlenmiş olup buradan hareketle ortaya koyduğumuz sorun alanlarının ve bunlara ilişkin çözüm yollarının eğitim sistemimizin kalitesini ve sürdürülebilirliğini artıracak mahiyette olduğunun bilinmesini istiyoruz. Bu nedenle toplu sözleşme sürecinin ‘bütçe disiplini’ esareti altına alınmadan, taleplerimizin maliyetinden ziyade mahiyetinin konuşulduğu bir anlayışla sonuçlandırılması gerektiği konusunda kararlıyız.

 

Mevcut dünya düzenine yönelik ‘Dünya beşten büyüktür’ itirazının öncülüğünü üstlenen Türkiye’de hükûmet sistemine yönelik anayasa değişikliği uzlaşmasının deklare edildiği süreçte; ülkemizin çevresinin bir ateş çemberi ve kaos alanı haline getirilmek istenilmesini Türkiye’nin yolunu kesmek konusundaki arayış ve telaşın bir tezahürü olarak görüyoruz. Bütün kirli ortaklıkları ve millî iradeyi hedef alan kalkışmaları bertaraf etmek konusundaki cesaretini ve maharetini 15 Temmuz’da herkesin anlayacağı şekilde somutlaştıran milletinden kaynaklanan gücüyle, sağlıklı işleyen demokrasisiyle, bağımsızlık şuuruyla ülkemizin, bu ve benzeri saldırılara boyun eğmeyeceğini ve dize getirilemeyeceğini dost ve düşman herkese ispatlayacağı şerefli mücadelenin alanımızda öncülüğünü genelinde paydaşlığını yapmayı onur sayıyoruz.

 

Terör örgütlerinin bertaraf edilmesine, uzantılarının ve unsurlarının siyasal zeminden kamu düzenine, kamu personel sisteminden ekonomik sisteme bütün alanlardan tasfiye edilmesine yönelik faaliyetler, ‘demokratik, hukuk düzeninin ve insan haklarına dayanan toplumsal hayatın korunması’ amacıyla ‘hukuk kurallarına bağlılık ve adaletin tesisi’ ekseninde yürütülmelidir.

 

FETÖ mensuplarının kamudan tasfiyesi kapsamında gerçekleştirilen açığa alma ve ihraç işlemlerinde; ölçütler ve işlemler noktasında kurumlar arasında karar ve uygulama birliğinin sağlanmasını, masum olanların göreve döndürülmesini de FETÖ’yle mücadelede olması gereken sonuca ulaşılması noktasında önemli ve gerekli görüyoruz. FETÖ ile mücadele ediliyormuş algısı oluşturan çıkarcı çevrelerin, FETÖ suçlamasıyla masum insanlara zulmetmesinin ve bunları ayıklaması gereken mercilerin de hata yapmamak adına hiçbir şey yapmayarak masumları kaderine terk etmesinin önüne geçilmelidir.

 

Kamu görevlileri hakkında Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnameleriyle tesis edilen işlemleri denetleyecek olan Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun başvuru almaya başlaması olumlu bir gelişme olmakla birlikte komisyonun hızlı, mağdur edilenlerinin haklarının iadesinin tesisi noktasında da etkili, hukuka ve kanuna uygun kararlar alması gerektiğini ifade ediyoruz.

 

15 Temmuz darbe teşebbüsü ve sonrasında oluşan tablo, bu tablonun devamına ve 15 Temmuz’da yaşanan kalkışmanın tekrarına engel olmak amacıyla ilan edilen Olağanüstü Hâl’i, anayasal gereklilik ve hukuki zorunluluk kapsamında görmekle birlikte, normalleşme adımlarının da hızla atılması gerektiğine inanıyoruz. Kamu personelinin statüsünü, çalışma şartlarını, hak ve yükümlülüklerini içeren düzenlemeler Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamelerine konu edilmemelidir.

 

Kamu görevlilerinin kariyer ve liyakat sistemi zemininde milletine ve ülkesine hizmet ettiğini göz ardı eden bütün yaklaşımları ve çabaları reddediyoruz. Yetkili ve ilgililer, kamu hizmeti sunma noktasında sahip olunması gereken görev motivasyonunu, çalışma huzurunu, iş barışını, hukuk devleti ilkesinin temel değerlerinden olan kazanılmış hakların korunması ilkesini yok sayma/yok etme algısı üreten söylemlerden kaçınmalıdır. İş güvencesini konu edinecek her tür çabanın karşısında olacağız. Rotasyonu, başarı değerlendirmesini ya da performansı esas alan ve sendikaların fikir, görüş ve eleştirilerinin dikkate alınmadığı hiçbir çalışmaya sessiz kalmayacağız.

 

Nitelikli eğitim için yeterlilik düzeyi yüksek eğitim yöneticisi ihtiyacı gözetilerek, hak edenin görev almasını, hakkını verenin görevde kalmasını ve yeterliliğini kaybedenlerin görevine son verilmesini öngören eğitim yöneticisi yetiştirme, görevlendirme/atama, yer değiştirme ve görevden alma hususlarına ilişkin kapsamlı bir model oluşturulmalı ve hayata geçirilmelidir.

 

Geçmişte denenmiş, sonuçları görülmüş ve sürdürülebilirliği olmadığı için vazgeçilmiş sözleşmeli öğretmenlik istihdamının tekrar hayata geçirilmesinin sıkıntıları kısa vadede dahi görünür hale gelecektir. Tek başına sözleşmeli öğretmenlik uygulaması çok ciddi bir problem iken, atanacak öğretmen seçiminin mülakatla yapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca bir kaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Bakanlık, yeni personel alımı tercihinde, mülakat uygulaması yerine daha adil, hakkaniyet, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre istihdamı yeniden düşünmelidir. Maşeri vicdanı yaralayan, hakkaniyet kriterleri tartışmaya açık sözleşmeli öğretmenlik istihdamı uygulamasına da, bunun yolu olan mülakatla öğretmen alımına da karşı olduğumuzu, bu uygulamanın sonlandırılması zorunluluğunu bir kez daha ifade ediyoruz.

 

Eğitim çalışanlarına yönelik performans sistemini, rotasyonu, yeterlilik sınavını ve temel istihdam biçimi olarak sözleşmeliliği dayatan öğretmen strateji belgesinin bu haliyle uygulanmasını kabul etmiyoruz. Bakanlığın sürdürülebilir ve yönetilebilir bir istihdam politikası oluşturamamasının ceremesini öğretmenler çekmemelidir. Eğitim sistemimizin karma eğitim dayatması, müfredat, sosyo-ekonomik açıdan az gelişmiş bölgelerdeki öğretmenlerin görev süresi, kariyer basamakları, altyapı ve donanım eksiklikleri, okul bütçesi gibi çözüm bekleyen sorunları ortada dururken; öğretmenleri huzursuz edecek, işlerine ve mesleki gelişimlerine odaklanmalarını engelleyecek, çalışma barışını ve kurumsal iş birliğini bozacak rotasyon gibi zorlama tedbirler Bakanlık gündeminden çıkarılmalı ve öğretmenlerimizin öğrencilerine odaklanması sağlanmalıdır.

 

Üniversitelerin topluma katkıda bulunan ve bilimsel bilgi üreten kurumlar haline dönüşebilmesi, akademisyenlerin zamanlarını araştırma ve bilgi üretmeye hasretmeleriyle mümkündür. Akademisyenlerin bilimsel bilgi ve toplumsal hizmet üretebilmelerinin ön şartı ise iş güvencelerinin sağlanması, mali haklarının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesidir. Hâl böyleyken, YÖK’ün ‘sessiz devrim’(!) adı altında tüm yeni araştırma görevlileri istihdamının 2547 sayılı Kanun’un 50/c maddesi gibi iş güvencesinden bütünüyle yoksun bir şekilde yapılmasını kanun yoluyla dayatması, üniversitelerimize ve yükseköğretime vurulan büyük bir darbedir. Genelde kamu görevlisine özelde ise akademisyene iş güvencesiz çalışma şekillerinin dayatılması kabul edilemez olup YÖK’ü içine düştüğü bu hatayı bir an evvel düzeltmeye çağırıyoruz.

 

Medeniyet paydaşı ülkeler ile yakın coğrafyadaki ülkelerde bulunan emek örgütleriyle, özellikle de eğitim ve bilim alanında faaliyet gösteren sendikalarla iletişimi artırarak, kısa ve orta vade bandında uluslararası düzlemde küresel sorunlara evrensel çözümler önerme kapasitemizi artırmaya devam edeceğiz.

 

Eğitim-Bir-Sen olarak, ırk, dil, din, sınıf gibi, hiçbir ayrım gözetmeksizin, devredilmez, vazgeçilmez temel insan haklarını, korunması ve yaşatılması zorunlu medeniyet değerleri olarak telakki ediyor, bütün haklarıyla insana saygılı bir medeniyet ikliminde insanlığın tekrar soluklanmasını diliyoruz. Dünyanın birçok yerinde, tahammül ve dayanma sınırlarını aşacak ölçüde ve sistemli olarak sürdürülen mezalimi, zulmün her çeşidini, onları destekleyip cesaretlendirenleri lanetliyoruz. Küresel ve yerel düzlemde barışın ve adaletin tesis edilmesi için herkesi elini taşın altına koymaya çağırıyoruz. 

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen