Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, önemli sorunların çözümünü sağlayan bir sendika olduklarını ifade ederek, “Nöbet sorununu çözerek angaryaya son veren, sınav görevi sorununu çözen kitleyiz. Ek ödemeyi alan, yurt yönetim memurunun nöbet ücretini artıran, okullardaki hizmetlilere hafta sonlarında ücret verilmesini sağlayan teşkilatız. Bu kazanımları örgütlü gücümüzle elde ettik. Muhammed İkbal, ‘Aynı inancı paylaşanlar aynı eylemde buluşmadığı sürece kurtuluş gelmez’ diyor. Örgütlendiğimiz için mesafe alıyoruz. Gücümüz örgütlülüğümüzdür” dedi.
Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Rize şubelerinin genişletilmiş divan toplantısında sendikal çalışmalara, ülke ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Toplantı Salonu’nda yapılan toplantıda konuşan Yalçın, Eğitim-Bir-Sen’in sendikacılığa yeni bir soluk getirdiğini belirterek, “Hem Türkiye hem de dünya ölçeğinde, vizyon, misyon ve aksiyon itibarıyla sendikacılığın tanımı yeniden yazılmaya başlamıştır. Sendikal sorumluluklar kadar, ülkemize, bölgemize ve dünyaya; milletimize, ümmete ve insanlığa dair sorumluluklar da yüklenmek zorundayız. Biz tam da bunu yapıyoruz. Maaş-ücret-özlük haklarını artırma mücadelesi verirken, sosyal ve demokratik haklar için gayret gösterirken nasıl sendikacılığın hakkını veriyorsak; zulümlere sesimizi yükseltip, mazlumlara yardım eli uzatırken de sendikacılığın hakkını veriyoruz. Filistinlilere zulmeden Siyonistlere tepki gösteren, Arakanlı mazlumlara el veren, omuz veren; Suriye’yi, Mısır’ı, Doğu Türkistan’ı gündeminden düşürmeyen biziz. Sadece büyük değil, etkili ve nitelikli bir sendikayız” şeklinde konuştu.
Kazanımları örgütlü gücümüzle elde ettik
Öğretmenlerin nöbet ücreti konusunun bir dönem öğretmen odalarının ana gündeminde olan, herkesi strese sokan bir konu olduğunu hatırlatan Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nöbet sorununu çözerek angaryaya son veren, sınav görevi sorununu çözen kitleyiz. Ek ödemeyi alan, yurt yönetim memurunun nöbet ücretini artıran, okullardaki hizmetlilere hafta sonlarında ücret verilmesini sağlayan teşkilatız. Bu kazanımları örgütlü gücümüzle elde ettik. Muhammed İkbal, ‘Aynı inancı paylaşanlar aynı eylemde buluşmadığı sürece kurtuluş gelmez’ diyor. Örgütlendiğimiz için mesafe alıyoruz. Gücümüz örgütlülüğümüzdür. Bundan 15 yıl önce, ‘kadın kamu görevlileri başörtülü olarak görev yapacak, imam hatip liseleri ve meslek liselerinin hakları iade edilecek, katsayı zulmü son bulacak, okullarda Kur’an-ı Kerim, Siyer-i Nebi, Temel Dini Bilgiler okutulacak, Milli Güvenlik Dersi kaldırılacak, öğretmenlere nöbet ücreti verilecek, yöneticiler de nöbet ücreti oranında zam alacak, Halk Eğitim Merkezi çalışanlarına seminer döneminde ücret ödenecek, ek ders ücretinde kesinti yapılan kalemler azaltılacak, doçentlik jürisinde görev alanlara ücret verilecek, geliştirme ödeneği hayata geçirilecek ve süresi uzatılacak, 4/C’liler 4/B’ye geçecek, hafta sonu kurslarında iki kat ek ders ücreti verilecek, sınav ücretleri iki üç kat artacak, emekli maaşı ve ikramiyesine özel artış yapılacak, cuma namazı ve hac izni mevzuata girecek, helal gıda sertifikası kamu kurumlarında gündeme gelecek, öğretmenlerin özel hizmet tazminatı artırılacak’ denilseydi kimse inanmazdı. Biz inandık, mücadele ettik, emek harcadık ve başardık. 28 Şubat’ın mağdurlarının haklarının tazmin edileceğini, 28 Şubat ürünü garabet uygulamaların sona erdirileceğini, sekiz yıllık kesintisiz eğitim dayatmasına son verileceğini, eğitim sisteminden, müfredattan, ders kitaplarından, okul ve sınıf ortamlarından darbe ve vesayet dönemi uygulamalarının temizleneceğini söyleseydik kimseyi inandıramazdık. Biz sadece değişime inandırmadık, değişimi bizzat yaşattık. Çünkü Eğitim-Bir-Sen her zaman doğru yerden bakıyor, doğru yere bakıyor. Yanlışları görüyor ve doğruları söylüyor; nitelikli çalışmalarıyla, önerileriyle çözüme giden yolu gösteriyor.”
Kirli dalgaları kıran bir hareketiz
En iyi ve doğru şekilde örgütlenmesi gereken bir kitle olduklarını kaydeden Yalçın, “1 milyon örgütlü kitlenin anlamı da budur zaten. Bu kitle büyümeli, bu hareket sürmelidir. O zaman sesimiz daha gür çıkar. Bu kitle bunu başardığı için bugün dönüşümün en önemli aktörüdür. Biz, ülkemizde kargaşa, karmaşa çıkarmak, mikser görevi görüp ülkeyi altüst etmek isteyenlerin karşısında, kirli dalgaları kıran bir hareketiz” ifadelerini kullandı.
Geri adım atmayacağız
Öğretmen performans uygulamasına da değinen Yalçın, “Kesinlikle durduğumuz noktadan bir adım geri atmayacağız. Bizi, yan yana duranları karşı karşıya getirip birbirine kırdırma politikaları yanlıştır. Öğrenciye parmak sallatıp öğretmenliği itibarsızlaştırmak anlayışı isabetsiz, yanlış bir anlayıştır. Bu bir ‘Zihni Sinir’ projesidir ve bu uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle, eylem kararı aldık” diye konuştu.
Örgütlü kapasitemizi işin içine kattığınızda sorunlar daha kolay çözülür
Kademelerarası geçiş konusunda, TEOG konusunda bir yıl önce ilk cümleyi kuran, ‘eğitime bakış 2016’ raporunu açıklayan sendika olduklarını dile getiren Yalçın, “Sorunlu noktalara bir yıl önce dikkat çekmiştik. TEOG kaldırıldı. Hâlbuki TEOG’un yerleştirme kısmına neşter vurmak, bu kısmın dizayn edilmesi gerekiyordu. Çocukları o kadar zorlamaya gerek yok, yakın okul varsa yerleşsin. Ama buradaki mesele, TEOG’un sınav sistemi kısmı kaldırılmadan da çözülebilirdi; kaldırıldığı, alan daraldığı için böyle bir çözüm üretildi. Uzun vadede sınavsız bir sisteme çalışmak ve ölçümleri okullarda yapabilecek o seviyeyi korumak lazım. Üniversite sistemi için de benzer tartışmalar yaşandı. Sorunları baştan konuşmamız lazım. Kamuoyunun önüne getirmeden önce tartışalım, millet umutsuzluğa kapılmasın. Bu yüzden bu konularda kamunun katılımcılığa dikkat etmesi gerek. Demokratik yönetim demek katılımcı yönetim demektir. Paydaşları işin içine dahil etmek, ortak akılla karar almak, sorunlara kalıcı çözüm bulmak için önemli ve gereklidir. Bizim örgütlü kapasitemizi işin içine kattığınızda sorun çözülür. Çünkü biz işin içinde ve farkındayız; alandayız, eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarını bilen, çözüm önerileri olan bir teşkilatız” dedi.
Rehber öğretmenlerle ilgili düzenlemeyi doğru bulmadığımız için yargıya taşıdık
Rehber öğretmenlerle ilgili düzenlemeyi yargıya taşıdıklarını belirten Yalçın, şunları söyledi: “Yönetmelikte rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerini yürüten profesyonel meslek mensupları, rehberlik öğretmeni adı altında sunulan hizmetin niteliğiyle bağdaşmayan bir unvan altında tanımlanmış, yine nöbet ve belleticilik gibi mesleğin asli işlevlerini sekteye uğratacak nitelikte görevler kişinin isteğine bakılmaksızın zorunlu kılınmıştır. Eğitim kurumlarında rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin daha sağlıklı, etkili ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi için yönetmeliğin olumsuz sonuçlar doğuracak hükümlerini yargıya taşıdık.”
Ucuz işçilikle öğretmenlik olmaz
Ücretli öğretmenliğin eğitimin kanayan yaralarından biri olduğunu vurgulayan Ali Yalçın, “Bunun adı ucuz işçiliktir. Ucuz işçilikle öğretmenlik olmaz. Ücretli öğretmenlik değil, kadrolu öğretmenlik lazım bu ülkeye. Sözleşmeli öğretmenlik bile oturmadı yerine. 2011’de 70 bin öğretmenin kadroya geçirilmesini sağladık. Şimdi yeniden döndük başa. Çünkü istihdamda güçlük çekilen yerlerde öğretmen açığı var. Şırnak, Hakkâri, Mardin gibi illerde öğretmenlerin kalma süresi bir buçuk yıl, İzmir’de 15 yıldır. Bir öğrenci beşinci sınıfı bitirinceye kadar dört defa öğretmen değiştiriyor. Kıdemli, tecrübeli öğretmen yok buralarda. Çünkü oralar özendirilmemiş. Tehdit değil, teşvik; cebri değil, cezbi yöntemler lazım” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi haddi aşmaktır
Yalçın, ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin bir akıl tutulması olduğunu, bu tutumun Orta Doğu’daki kan ve gözyaşını artıracağını dile getirerek, “Bu konunun kabullenilmesi ve sineye çekilmesi mümkün değildir. Bunu ABD oldubittiye getirerek, İsrail buradan kendine bir sevinç narası çıkararak meşrulaştıracaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar” diye konuştu.
Orta Doğu’daki istikrarsızlaştırma hareketlerinin temelinde siyonizmin Büyük İsrail Devleti hayallerinin olduğunu söyleyen Yalçın, “Medeniyetimizin önemli şehirlerinden olan Kudüs, Şam, Bağdat ve Kahire istikrarsızlaştırılmış ve muhasara altına alınarak etkisi sembolik hale getirilmiş durumdadır. Sırada İstanbul var. Bunun için en amansız hamlelerle, en acımasız darbelerle karşı karşıyayız. Bu ülke istikrarsızlaştığında hikâye tamamlanmış olacak” ifadelerini kullandı.
Rize 1 No’lu Şube Başkanı Seyfettin Afacanlar’ın, 2 No’lu Şube Başkanı Mustafa Türüt’ün şahsında yönetim kurulu üyelerine teşekkür eden Yalçın, sözlerini, “Örgütlü gücümüzü artırma noktasında inisiyatif alan, canla başla çalışan Şube yönetim kurullarımızı, ilçe ve işyeri temsilcilerimizi kutluyorum” diyerek tamamladı.
Ziyaretler
Rize Valisi Erdoğan Bektaş’ı, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman’ı ve İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Hamdi Yılmaz’ı da ziyaret eden Yalçın, Rize İMKB Mesleki ve Teknik Eğitim Anadolu Lisesi yöneticileri ve eğitim çalışanlarıyla bir araya gelerek sohbet etti.
Yalçın, daha sonra, Trabzon teşkilatıyla buluşarak istişarelerde bulundu.