Hatay 1 Şubesi

Arnavut öğrenciler 'Kardeşliğin Hikâyesi'ni yazdılar

 

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, günümüzde emek hareketinin en büyük problemlerinden birinin birlikte hareket etmemek olduğunu ifade ederek, “Küresel düzen, emek hareketlerini zayıflatmak adına toplumsal parçalanmayı tetikleyen ve dışlayıcı politikalar izlemektedir. Ancak Eğitim-Bir-Sen olarak bizler, emeğin ırkının, ideolojisinin, dininin ve cinsiyetinin olmadığına inanmaktayız. Bizim için, emekçinin hakkını korumak, tüm insanlığın hakkını korumak demektir. Eğitim-Bir-Sen, ırkına, ideolojisine, dinine bakmaksızın her türlü haksızlığa, şiddete, katliama, terörizme karşı sesini yükselten bir sivil örgüttür. Bu nedenle, sendikal bağlamda uluslararası dayanışmayı önemli bulmaktayız ve birçok ülkenin eğitim sendikalarıyla iş birliği içerisindeyiz” dedi.

 

Eğitim-Bir-Sen, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı ve yerel sivil toplum kuruluşları iş birliğiyle, Türkiye-Arnavutluk kardeşliğini öne çıkarmak amacıyla Arnavutluk’taki ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik düzenlenen “Kardeşliğin Hikâyesi” konulu mektup yarışması ödül töreni Tiran’da gerçekleştirildi.

Arnavut kardeşlerimize kapıyı hiçbir zaman kapatmadık

 

Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük, Türkiye Maarif Vakfı (TMV) Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Tiran Belediye Başkan Vekili Abaz Hado, Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Akpınar, Tiran Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Ömer Osman Demirbaş, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan yardımcıları Hasan Yalçın Yayla ve Atilla Olçum, Arnavutluk eğitim sendikası (SPASH) Başkanı Nevruz Kaptelli, öğretmenler ve dereceye giren öğrencilerin katıldığı ödül törenin konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, Türk-Arnavut halklarının ‘Kardeşlik Hikâyesi’nin Osmanlı döneminden başlamak üzere günümüze kadar devam ettiğini belirterek, “Balkanlar, bizim tarihi coğrafyamızın ayrılmaz ve en öncelikli parçasıdır. Özellikle de Arnavutluk. Osmanlı’nın Balkanlar’la ilk temasa geçtiği 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar; Arnavut kökenli 35 Sadrazam görev yapmıştır. Birçok devlet adamı Arnavut kökenlidir. IV. Murat ve Sultan İbrahim döneminde yaşayan Arnavut kökenli Koçi Bey, padişahın en önemli danışmanıydı. Düşünür, entelektüel ve aynı zamanda bir devlet adamı olan Koçi Bey, imparatorluğun o yıllarda içerisinde bulunduğu durumu analiz eden ve devlet yönetiminde baş gösteren yönetim boşluklarına, yolsuzluklara vurgu yapan ve ayrıca devletin sosyal politikalar geliştirmesine dair teklifler içeren ilk yazılı raporu padişaha takdim etmiştir. Türk ve Arnavut halkları için çok önem taşıyan başka bir fikir adamı ise Şemseddin Sami Bey’dir. Şemseddin Sami Bey, yakın tarihimizin en önemli fikir adamlarından biridir. Burada, Arnavut kökenli Namık Kemal’i, Yahya Kemal’i, ‘Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım çoğunuz… Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz! Bunu benden duyunuz, ben ki, evet, Arnavudum. Başka bir şey diyemem, işte, perişan yurdum!’ diye haykıran Millî Şairimiz Mehmet Akif’i, İskodra’yı düşmanın eline bırakmamak için şehit düşen Hasan Rıza Paşa’yı, Çanakkale şehitliğinde yatan binlerce Arnavut kökenli askerlerimizi hatırlamadan geçemiyorum. Tüm bu örnekler, Türk ve Arnavut halklarının birbirine olan güveni ve vefayı göstermektedir. Bugün Türkiye’de, tahminen 5 milyon Arnavut yaşamaktadır. Göçlerin Arnavutluk’tan Türkiye’ye olması, sahip oldukları ortak tarih ve kültür birikimi sebebiyle kendilerini evlerindeki gibi rahat hissedeceklerini bildiklerindendir. Avlonyalı Ekrem Bey’in söylediği gibi, ‘Ben bizim evimizin ve bahçe kapımızın kapalı olduğuna hiç şahit olmadım.’ Yani Türkler, Arnavut kardeşlerine kapıyı hiçbir zaman kapatmamışlardır. Arnavutlarla ilişkilerimiz etle tırnak gibi öylesine kaynaşmıştır ki, bugün Türkiye’den Arnavutluk’a gelen birisi asla yabancılık çekmez. Aynı şekilde Arnavutluk’tan Türkiye’ye gidenler de öyle” şeklinde konuştu.

Bizim için, emekçinin hakkını korumak, tüm insanlığın hakkını korumak demektir

 

Tarihin, bir anlamıyla da toplumların karşılaşma, buluşma ve birbirlerini tanıma, anlama, birikim ve tecrübelerini aktarma, etkilenme tarihi olduğunu kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün Arnavutluk ve Türkiye sendikacıları olarak burada bulunuşumuz da bu anlamda önemli bir kazanımdır. Siyasi düzeyde Türkiye-Arnavutluk ilişkileri en üst düzeydedir ve dostça bir ortamda daha fazla güçlenmektedir. Bulunduğumuz mevcut dünya sisteminde iki ülke arasında ilişkilerin devlet düzeyinde iyi olması yeterli olmamaktadır. Sivil örgütlere de önemli bir rol düşmektedir, özellikle de sendikalara. Dünyada son 30 yılda ortaya çıkan ekonomik, sosyal ve siyasal dönüşümler sendikaların önemli ölçüde güç kaybetmesine neden olmuştur. Günümüzde emek hareketinin en büyük problemlerinden biri de birlikte hareket etmemektir. Küresel düzen, emek hareketlerini zayıflatmak adına toplumsal parçalanmayı tetikleyen ve dışlayıcı politikalar izlemektedir. Ancak Eğitim-Bir-Sen olarak bizler, emeğin ırkının, ideolojisinin, dininin ve cinsiyetinin olmadığına inanmaktayız. Bizim için, emekçinin hakkını korumak, tüm insanlığın hakkını korumak demektir. Eğitim-Bir-Sen, ırkına, ideolojisine, dinine bakmaksızın her türlü haksızlığa, şiddete, katliama, terörizme karşı sesini yükselten bir sivil örgüttür. Bu nedenle, sendikal bağlamda uluslararası dayanışmayı önemli bulmaktayız ve birçok ülkenin eğitim sendikalarıyla iş birliği içerisindeyiz. En önemli partnerlerimizden biri SPASH’dir. Bu nedenle SPASH Genel Başkanı Nevruz Beye teşekkür etmek istiyorum.”

Görevimiz, eğitimcilerin haklarını korumak, eğitim sistemindeki sorunları tespit edip çözümler üretmektir

 

“Adaletsiz, küresel sömürü sisteminin bize dayattığı politikalara karşı ancak dayanışma içerisinde bulunarak karşı gelebiliriz” diyen Yalçın, “Eğitim sendikalarına burada önemli bir rol düşmektedir. Çünkü eğitim, toplumun temel taşıdır, toplumu ileriye taşıyan temel araçtır. Maalesef mevcut küresel düzen, eğitim sistemini kendi çıkarlarına göre şekillendirmiş, çocuklarımızı, gençlerimizi değerlerinden kopararak, neo-liberal politikalara ve tüketim toplumuna hizmet edecek şekilde yönlendirmektedir. Bunun için bizim hem sendika hem de sivil örgüt olarak, daha yoğun çalışmamız gerekiyor. Görevimiz sadece öğretmenlerin haklarını korumak değil, eğitim sistemindeki sorunları tespit edip çözümler üretmektir” ifadelerini kullandı.

 

Birlik bizi daima güçlü kılacaktır

 

Değerlere bağlı ve topluma hizmet edecek nesiller yetiştirmeleri gerektiğini vurgulayan Ali Yalçın, şöyle konuştu: “Biz inanıyoruz ki, ancak iş birliği ve dayanışma içerisinde bulunarak bu sorunlara çözüm üretebilir ve bu adaletsiz dünya düzenine karşı adaletli bir dünya kurabiliriz. Emeğin örgütlü gücünü ulusal zeminlerle sınırlı tutarsak, küresel sermayenin karşısında direnemeyiz. Bu nedenle, herkesin sorumluluk alması ve mücadele etmesi gerekiyor. Emek örgütleri olarak, hep birlikte insan onuruna yakışır, adil bir sistem için mücadele etmeliyiz. Bu çerçevede, ortak eğitim ve paneller yapmak, ortak sorunlarımızı tartışarak ortak çözümler bulmak ana hedefimizdir. Bu bağlamda, uluslararası düzeyde diğer emek örgütleri ile ilişkilerimizi önemsiyor ve hedefimize ulaşmak için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Birlik bizi daima güçlü kılacaktır.”

Ülkemizin hızlı bir şekilde normalleşmesi, demokratik normların her anlamda oturtulması bizler için hayati öneme sahiptir

 

Türkiye’de meydana gelen terör olaylarına da değinen Yalçın, Türkiye’nin uzun bir dönemden beri terör saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bildiğiniz gibi 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de kanlı bir darbe girişimi yaşandı. 250 vatandaşımız şehit olurken, 2 binden fazla vatandaşımız yaralandı. Bu travmayı atlatmak kolay değildir. Evrensel hukuk kuralları içinde kalarak, darbecilere yönelik her türlü önlemin alınması, kalıntılarının temizlenmesi önem arz etmektedir. Ülkemizin hızlı bir şekilde normalleşmesi, demokratik normların her anlamda oturtulması bizler için hayati öneme sahiptir. Bu konuda, Arnavut kardeşlerimize, bizlerle sürekli ve samimi bir dayanışma içinde olmaları sebebiyle teşekkürlerimi sunuyorum.”